The Forgotten City İnceleme Dosyası

The Forgotten City inceleme dosyası ile karşınızdayız. Bir Skyrim modu olarak hayatına başlayan oyun, detaylarıyla bizi oldukça şaşırttı. Gelin birlikte inceleyelim.

Bugün karşımızda Modern Storyteller tarafından geliştirilen, Dear Villagers tarafından yayınlanan indie, macera, bulmaca ve RPG ögelerini birleştiren The Forgotten City var. The Forgotten City, bir Skyrim modu olarak başladığı macerasına kendine özel bir oyunla devam ediyor. Daha basit bir uyarlama beklerken karşımıza detaylı bir hikaye, zaman yolculuğu, Antik Roma gibi çeşitli büyüleyici ögeler çıkması bizi oldukça şaşırttı. Skyrim’in kısıtlı imkanları içerisinde bile 3 milyon indirilmeyi başarmış bu mod, kendine özel oyunuyla tüm zincirleri kırmış. Dwemer Harabeleri bir Antik Roma şehrine, Dwarwen Centurion adı verilen mekanik Dwemer korucuları ise altın heykellere dönüşmüş.

“The Many Shall Suffer For the Sins of One”

Birinin günahları için çoğunuz acı çekecek…

Spoiler vermeden kısaca hikayeden bahsetmek gerekirse, oyuna günümüzde, bilmediğimiz bir adada kıyıya vurmuş ve Karen isimli bir kadın tarafından kurtarılmış olarak başlıyoruz. Karen, bizi uyandığımız bölgede bulunan yıkıntıların içine gidip Al adında bir yabancıyı kurtarmamız için ikna ediyor. Bu yıkıntılar içinde çıktığımız yolculuk bizi bir portala ulaştırıyor, böylece oyunun zaman döngüsü içine hapsolmuş oluyoruz. Portal yer altında gizlenmiş, farklı zamanlardan gelen insanların içinde hapsolduğu bir Antik Roma şehrine açılıyor. Bu şehirde çözmemiz gereken büyük bir gizem, uymamız gereken bir Altın Kural var. Altın Kural’ı çiğnerseniz başınıza geleceklerden siz sorumlusunuz… Bize verilen görevleri yerine getirirken adım adım ilerleyen hikaye, bazen bir olayın sonucunu öğrendikten sonra portaldan geçerek oyunun en başına dönmemizi gerektiriyor.

Antik Roma’ya Dönüyoruz

The Forgotten City, temellerinin dayandığı oyun olan Skyrim’e grafik ve karakter dizaynı anlamında oldukça benziyor. Skyrim’den farklı olarak çok daha aydınlık bir atmosfer, daha detaylı kaplamalar ve daha “canlı” karakterler görüyoruz oyunda. Antik Roma dönemini yansıtmaya çalışan binalar ve çevre tasarımı oldukça başarılı. Dönemin gösterişli ve zengin mimarisi oyunda yerini almış. Altın, beyaz ve kırmızı tonların yarattığı Roma heybeti oyunun her kısmında kendini hissettirirken su ve doğa animasyonları Skyrim seviyesinden çok da ileri gidememiş. Sadece 3 kişilik bir ekip tarafından Unreal Engine ile tasarlanan bir oyun için bu ufak eksiklikleri göz ardı etmek mümkün. Ayrıca Latince yazılar ve deyimler kullanılmış, bazen karşımızdakinin söylediği Latince ifadeyi anlayamayabiliyoruz ve bu ifade konuşma içerisinde Latince haliyle gözüküyor. Bir arkadaşınızı ikna edip bu ifadeleri internetten çevirmesini isteyebilirsiniz.

Ne Kadar Çok Söyleyecek Şeyiniz Var

Karakterlerin bu kadar derin olması gerçekten şaşırtıcı. Her karakterin bir sürü seçeneği var, hikaye ilerledikçe yeni karakterlerle tanışıyoruz ve onların da söyleyecek tonlarca şeyi oluyor. Skyrim modu iken 80 bin kelime olan oyun metni, The Forgotten City’de tam 2 katına çıkarılmış. Bu şekilde karakterler derinleşmiş, hikaye anlam kazanmış. Ama benim gibi biraz rahat oynayıp muhabbetleri fazla okumamaya çalışırsanız oyun ilerledikçe kafanız karışmaya başlayabilir. Çünkü, oyunda bir gizemi çözmemiz gerekiyor ve oyun bu konuda bize birkaç nokta dışında pek de yardımcı olmuyor. Karakterleri iyice dinleyip kendimiz bir sonuca varmamız, vardığımız sonucu diğer karakterlere bildirmemiz gerekiyor. Bu da oyunu hem zorlaştırıyor hem de oldukça ilgi çekici bir hale getiriyor. Ne yazık ki diyaloglar benim için biraz fazla uzundu ve bazı noktalarda içinde kayboldum ancak gizem ve araştırma tarzı oyunları sevenler bu diyalogları sevecektir. Üstelik diyaloglar sırasındaki seslendirmeler ve karakter animasyonları oldukça başarılı.

Mekanikler

Elinizde modern bir tabancayla Antik Roma’ya dalmak oldukça eğlenceli olabilir, şaşırabilirsiniz ancak oyunda böyle bir seçeneğiniz var! Oyunun başında 4 farklı yetenekten birini seçerek harabelerin içine bir tabancayla girebiliyorsunuz, bunun yanında diğer yetenekleri okumanızı da öneririz, oynayış tarzınıza uygun farklı yetenekler kullanabilirsiniz. Oyunda zıplama, yürüme, koşma gibi hareketler Skyrim ile benzerlik gösteriyor, bunların aşırı gerçekçi olması bu tip bir oyunda can sıkabilirdi, bu sebeple ben hareketlerimizin oyuna uyduğunu düşünüyorum. Dövüş/savaş mekanikleri oldukça temel ancak göze batmıyor. Belirttiğimiz gibi The Forgotten City bir savaş oyunu değil, içine biraz aksiyon eklenmiş bir gizem/bulmaca oyunu. Bu noktada uzun ve detaylı diyaloglarıyla, derin hikayesiyle ve bulmacalarıyla The Forgotten City oldukça başarılı bir iş çıkarmış.

The Forgotten City inceleme dosyasının sonuna geldik. The Forgotten City son zamanlarda oynarken en çok keyif aldığımız oyunlardan biriydi. Yaratıcı bir Skyrim modu olarak ortaya çıkan bu fikir, sonunda kendine ait bir oyuna kavuşmuş. Işıklı ve gösterişli atmosferi, detaylı karakterleri, derin hikayesi, yerinde mizahıyla The Forgotten City eksikleriyle birlikte bizden 7.8 puan almayı hakediyor. Mekaniklerin yetersiz kaldığı, diyalogların sıkıcı hale gelebildiği bazı noktalar olmasına rağmen macera, gizem ve bulmaca tutkunlarının kaçırmaması gereken bir oyun olduğuna inanıyoruz.